Bir E-Postanin Yolculugu !

E-postalarin nasil isledigini merak ediyor musunuz? Iste bir e-postanin yolculugu...

Her gün milyarlarca e-posta gönderiliyor ve artik her yerde e-postala gönderip alabiliyoruz. Sosyal aglarin yükselisine ragmen, e-postalar günlük hayatimizin önemli iletisim araçlarindan birisi olma konumunu koruyorlar.

Kisisel olsun, is amaçli olsun, 20. yüzyilin yazili haberlesme devrimi olan e-postalarin isleyisini merak ediyor musunuz? Gönder tusuna basmanizin ardindan, alicisina nasil ulasiyorlar? Tüm bu mucizeyi gerçeklestirmek için hangi islemlerden ve sunuculardan geçiyorlar?

Bilgisayarlarin ilk günlerinde, yazili mesajlar ayni ag üzerinde ve açik bulunan bilgisayarlara gönderilebiliyorlardi. Bunun sebebi ise, mesajin iletilebilmesi için iki bilgisayar arasinda dogrudan baglanti kurulmasi gerekliligiydi.

Belli bir süre için ihtiyaçlari karsilayan bu yöntem, yerel aglari birbirine baglayarak internete açilmamizla birlikte yetersiz hale geldi. Iste e-postalar da bu ihtiyaca cevap vermek üzere dogdu ve 20. yüzyilin yazili mesajlasma devrimini yaratti.

Iste e-postanin dogusu...

1969 yilinda, internetin temelleri ARPANet ile atilmisti. Günümüzdeki internet gibi, paket tabanli iletisim gerçeklestiren ARPANet, verileri küçük paketler halinde aktarmaktaydi. Bu yöntemin getirisi ise, bir sunucular agi olan internete gönderilen parçalanmis haldeki verinin, farkli yollar izleyerek hedefine ulasabilmesidir.

Çesitli sunucular üzerinden adresine ulasan paketler daha sonra kaynak bilgisayarda birlestirilerek veri aktarimi tamamlanmis olur.

Iste bu agi kullanan ve Ray Tomlinson tarafindan 1971'de gelistirilen bir yazilimla, bugün bildigimiz e-posta sisteminin temeli atildi. Bu sistem belli bir yazilimi temel aliyordu ve yazilimin gönderdigi dosya biçimindeki e-postalarin agda aktarilmasina dayaniyordu.

1983 yilinda, DNS sunucularinin gelistirilmesiyle birlikte IP adresleri yerine alan adlarinin kullanilmasiyla birlikte, e-postalarin adreslenmesinde @ isareti kullanilmaya baslandi.

Ilk e-postalar sadece yazi (text) içeriyordu ve genellikle 7 bitlik ASCII kodlamasina sahip olurlardi. Bununla birlikte e-postalar, baslik ve gövde olmak üzere iki bölümden meydana gelirdi ve bu iki bölüm sadece bos bir satirla birbirinden ayrilirdi.

Modern e-postalar...

Günümüzdeki e-postalar, MIME (Çok amaçli Internet Posta Eklentileri) adi verilen standart sayesinde, hem metin hem de metin olmayan içerigin aktarilmasini saglamaktadir. MIME sayesinde 7 bitlik ASCII kodlamanin yaninda Unicode dahil birçok farkli kodlamanin ve dosya eklentilerinin aktarilmasi mümkün hale gelmistir.

MIME standardi birçok farkli kodlamayi mümkün hale getirse de, e-postlarin baslik bölümü büyük ölçüde 7-bitlik ASCII kodlamasina sagdik kalmaktadir. Baslik bölümünde; konu, alici ve gönderen bilgileri, e-posta kimlik kodu ve yanitlama adresi gibi bilgiler yer almaktadir.

Elbette e-posta istemcileri, baslik bilgisini genellikle gizlerler veya sadece temel bilgileri gösterirler, ancak hemen hemen her zaman bu bilgileri görüntülemek mümkündür. Resmi büyüterek, baslik bilgisinin bir örnegini görebilirsiniz.

Günümüzdeki standart bir e-posta, çok parçali MIME formatindadir. Yani e-postalarda düz yazi (text) içerigin yaninda, zengin metin, HTML veya varsa eklenti bilgileri farkli bölümlerde yer alir. E-posta istemcileri, bu farkli bilgileri uygun sekilde isleyerek kullanicilara sunarlar.

E-postalarin yönlendirilmesi...

Bir e-postayi gönderdiginizde, e-postanin baslik bölümüne genellikle araci sunucular tarafindan ek yönlendirme bilgileri eklenir. Basitligi saglamak ve mesaja müdahaleyi önlemek adina, bu bilgiler e-postanin baslik bölümünün sonuna degil önüne eklenir.

Bu bilgiler, e-postanin hangi sunucular üzerinden geçtigini ve hangi sunuculara yönlendirildigi gibi detaylari barindirir. Örnegin is e-postalarinizi, kisisel e-postaniza yönlendirdiginizde, yönlendirme bilgileri sunucu tarafindan basliga eklenir.

Bu bilgiler, saat damgalarini da barindirdigindan, e-postanin hedefine ulasan yolu üzerinde ne kadar zaman geçirdigi de anlasilabilir.

Baslik bölümünde barindirilan bu bilgiler kötü amaçli sunucular tarafindan sahte bilgilerle degistirilebilir. Böylece sahte yönlendirme ve gönderici bilgilerine sahip e-postalarla sik sik karsilasiriz. Istenmeyen (spam) e-postlar genellikle bu sekilde, sahte bilgilerle gelen kutularimiza ulasir.

E-postalarin gönderilmesi...

Bir e-postayi hazirlayip gönder tusuna basmanizdan, alicinin e-posta istemcisinde görüntülenmesine kadar neler yasandiginiz merak ediyor musunuz?

E-postalarin büyük çogunlugu, kaynagindan hedefine ulasan yolda, iki farkli sunucudan faydalanir: gönderim sunucusu ve alim sunucusu. Gönderim sunuculari çogunlukla SMTP (Basit E-Posta Gönderme Protokolü) sunucularidir. Alim sunuculari ise POP3 (Postane Protokolü 3) veya IMAP (Internet Mesaj Erisim Protokolü) sunuculardan olusurlar.

Çevrimiçi istemciler yerine Microsoft Outlook gibi bir e-posta istemcisi kullaniyorsaniz, gönderim amaciyla SMTP sunucusu ayarlarini yapmaniz gerektigini biliyorsunuzdur. E-posta istemcinizde hazirladiginiz gönderinizi, gönder tusuna basmanizla birlikte SMTP sunucuyla belirli bir porttan iletisim kurulur ve kullanici sifresiyle giris yapildiktan sonra e-posta gönderilir.

E-postanin ulastirilmasi...

E-postaniz SMTP sunucusuna geçtigindeyse, @ isaretinden sonraki alan adi dikkate alinarak DNS kaydina basvurulur ve e-postaniz ilgili adrese yönlendirilir. E-posta gönderimlerinde alan adinin DNS kayitlarinda yer alan MX (Mail eXchange) kaydi dikkate alinir ve ilgili alan adinda mail sunucusu kaydi bulunuyorsa bu adrese yönlendirilir.

Bu adimin ardindan, SMTP sunucunuz gönderdiginiz e-postayi, adresi tespit edilen SMTP sunucuna yönlendirir. Elbette hedef sunucuya ulasilamama gibi beklenmedik durumlarla da karsilasilabilir.

Bu gibi durumlarda, SMTP sunucusu e-postanizi beklemeye alarak daha sonra göndermeyi dener. Belli sayidaki denemeden sonra e-postanin gönderilememesi durumunda, e-postanin aliciya iletilemedigi bilgisi eklenerek tekrar gönderen kisiye aktarilir.

Elbette e-postalarin gelistigi ve önem kazandigi çagimizda, sunucularin iletisim güvenligi önlemleri bununla sinirli degildir. Alim sunuculari olarak adlandirdigimiz, POP3 ve IMAP sunuculari da çesitli güvenlik önlemlerine sahiptir. Elbette, Microsoft Exchange, Blackberry Server gibi farkli kurumsal e-posta sunuculari da mevcuttur ancak biz genel olarak kullanilan POP3 ve IMAP sunucularini degerlendirecegiz.

Yeni e-postaniz var...

POP3, IMAP'dan daha eski ve daha az gelismis bir e-posta protokolüdür. Farki ise isleyislerine dayanmaktadir. POP3 sunucularinda alinan e-postayi okunmus/okunmamis olarak isaretlemeksizin sunucuda birakmaniz da, sunucudan tamamen silmeniz de mümkündür.

Ancak eger e-postalariniza daha sonradan veya örnegin telefonunuzdan da ulasmak istiyorsaniz, POP3 sunucu ayarlarinizi veya istemci ayarlarinizi dikkatlice yaptiginizdan ve e-postalarinizi sunucudan fiziksel olarak silmek veya silmemek için gerekli ayarlari yaptiginizdan emin olmaniz gerekir.

IMAP sunucularinda ise bu isleyis çok daha farklidir. IMAP sunucularinda, e-postalariniz eszamanli olarak islenir ve okundu olarak isaretlemeniz veya silmeniz sunucudaki kopyaya da yansir. Yani bir e-postayi gelen kutunuzdan sildiginizde, tüm gelen kutularinizdaki (masaüstü, laptop, cep telefonu gibi) mesajlar da silinmis olur. Sakladiginiz mesajlara ise gelen kutunuza ulasabildigiiz her yerden erisebilirsiniz.

IMAP ile gelen kutunuzu klasörlerle ayirmaniz ve belli filtreler olusturarak farkli e-postalarin farkli klasörlere ulasmasini sagmaniz mümkündür. Ayrica saklamak istediginiz e-postalari istemciniz araciligiyla belli bir klasöre tasimaniz, sunucudaki kopyanin da, sunucudaki klasöre tasinmasi anlamina gelecektir.

Hangi alim protokol üzerinden erisirseniz erisin, saniyeler içinde hedefine ulasan e-postalarin aktarilma macerasi aynidir ve size ulasan e-postalarin barindirdigi zengin içerik istemciniz tarafindan islenerek sizlere sunulur.

İçerik Yanı Reklam 2