Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan, Anadolu Ajansı Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bakan Gürcan, Aile Sosyal Destek Programıyla (ASDEP) ilgili soru üzerine, aile destek hizmetlerinin kamu politikalarında paradigma değişimi olduğunu söyledi.
ASDEP ile ilgili kendisine Twitter üzerinden çok mesaj geldiğine değinen Gürcan, "Bin 500 kişilik kadromuz şu an hazır, işleme de geçtik. Türkiye genelinde 7 bin personele ihtiyacımız var ama adım adım önce pilot bölgelerden başlıyoruz. Zaten 2 pilot bölgesi bitti, temelde 6 bölgede başlatıldı şimdi onu 14 ilde başlatıp, sonrasında da devam edeceğiz" diye konuştu.
Güvenlik butonunun kullanımında, basıldığı anda ulaşılması belli bir süre gerektirdiği için sorunlar yaşandığını belirten Gürcan, "Elektronik bilekliğe dönüştürdük, onun daha uygun olduğunu düşünüyoruz. Mahkeme kararıyla veriliyor. Şu ana kadar dört vakamız var. Dört vakada da takip ediliyor" ifadelerini kullandı.
Gürcan, "Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinden (ŞÖNİM) yaklaşık 85 bin kişi yararlanmış. Bunun 65 bini kadın, 18 bini de çocuk, 2 bin kadar da erkek yararlanıcımız var" dedi.
"Daha önceki normal değildi, normal olan bu"
"Başörtülü ilk bakan" olması hatırlatılarak, bunun nasıl bir duygu olduğu ve kamuoyundaki yansımalarının sorulması üzerine Gürcan, şunları söyledi:
"Öncelikle benim için büyük bir şeref. Bu bir normallik, bir lütuf değil, bu bir başarı da değil bu bir normale dönmek. Daha önceki normal değildi, normal olan bu. Ben doğrusu başörtümle değil yaptığım icraatlarla anılmayı çok arzu ederim. Bu benim kendi inancıma göre gösterdiğim bir kimliğim, tamamen bir kimlik. Bu anlamda gelen tepkiler, olumlu tepkileri biliyorum ve çok teşekkür ediyorum. Hakikaten en büyük şeyim de şu oldu, o olumlu tepki gösterenleri mahcup etmemek. Çünkü aynı zamanda bir de temsiliyetiniz var. Ben bağımsız bakanım ama inanılmaz bağımlıyım. Benim temsil ettiğim bir kitle var ve o kitle adına hata yapmamam gerekiyor, o kitle adına çünkü bir ilksiniz. 'A bakın gördünüz mü işte' dedirtmemeniz gerekiyor ya da 'A gördünüz mü böyledir işte' dedirtmeniz gerekiyor. Bu anlamda büyük bir sorumluluk var."
Gürcan, olumsuz tepkilerin de yapıldığına dikkati çekerek, "Ben konuşmaya bile değer görmedim. O da insanların bakışı özellikle köşe yazarlarında. Yani başörtülü bir hanımın 'olsa olsa mutfak işinden anlayacağı'. Hani vücut ölçüleriyle, görüntüsüyle, kadınların karakteri ve kişiliğinin ya da performansının kendi zihinlerinde algılayan bir tutum sergilediler. 'Herkes kendi seviyesine göre davrandı' diye düşünüyorum. Alınmadım da çok da dert etmedim, ben işimi yapıyorum ama önemli bir süreçti, bunun bana nasip olması da büyük bir lütuf. İnşallah utandırmam" diye konuştu.
"Gönül arzu eder ki bu işler olmasın"
Bakan Gürcan, terör saldırılarına da değinerek, bir yerde sosyal refah varsa o sosyal refahı bozacak her türlü sıkıntının, o bölgede yapılan yatırımları da olumsuz etkilediğini söyledi.
Bu anlamda Bakanlık olarak, terör mağduru ailelere ciddi şekilde destekte bulunduklarını anlatan Gürcan, "Gönül arzu eder ki bu işler olmasın. Ama önemli olan burada topyekun toplum olarak vatandaşıyla, kamu kurumlarıyla güvenlik güçleriyle terörle mücadeleyi gönülen yapmak. Bu mücadele, güç mücadelesi değil, bu mücadele haklı haksız mücadelesi, bu mücadele masumların mücadelesi. Ben öyle görüyorum. Dolayısıyla o noktada buna yol açanlar ya da bir şekilde alet olanların yeniden bunu gözden geçirmesi gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının çalışmaları kapsamında aileye, topluma nasıl baktığı ve politikalarını nasıl belirlediğine yönelik soruya Gürcan, "Eğer bir vizyonunuz yoksa anlık, günü kurtarma politikaları güdebilirsiniz. Oysa önceden tespit edip, bir eksene oturtmanız gerekir. Biz sosyal sorunların aile içinde çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Yaşlıya da engelliye de çocuğa da her türlü bakım hizmetinin aile içinde verilmesi, temel politika bu" cevabını verdi.
Bakan Gürcan, talep edene yardım götürmekten ziyade, yardımın yerinde tespit edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
"Belli kesimlerin sadece belli ailelerin sürekli yardımla beslendiği bir sistem değil bizim sistemimiz" diyen Gürcan, dinamik ve değişken bir yapının olmasını vurguladı. Gürcan, bir ailenin ömür boyu desteklenemeyeceğini, onun rehabilite edilip, sosyal hayata yeniden kazandırılması gerektiğine işaret etti.